news-details

Erdoğan: Türkiye Cumhuriyeti’ni her alanda dünyayla rekabet edebilir hale getirdik

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 87. yıl dönümü münasebetiyle Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından düzenlenen Anma Töreni'nde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şu şekilde:

"Atatürk'ü vefatının 87. senei devriyesinde bir kez daha saygıyla anıyorum. Milletimizin şeref nişanesi olan İstiklal Harbini sevk ve idare ederek yeni devletimizi kuran Gazi Meclisimizin tüm üyelerini şükranla yad ediyorum. Cumhuriyetimizin ilanından bugüne kadar 102 yıldır ülkemizin gelişmesi, kalkınması, büyümesi için ter döken herkese teşekkür ediyorum.

Geçtiğimiz yıl yeni yerleşkesine taşıdığımız Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumumuz, bünyesindeki dört köklü müessese ile çalışmalarına başarıyla devam ediyor. Gerek yurt içinde gerekse uluslararası düzeyde yürüttüğü faaliyetlerle hem kültürümüz hem de dile ve tarihimiz açısında çok kıymetli işlere imza atıyor.

Küreselleşmeye paralel olarak, dilimizin, tarihimizin, kültürümüzün ciddi sınamalarla karşılaştığı törende geniş bir yelpazede yürütülen bu çalışmaları çok anlamlı buluyorum. Özellikle dilimizi adeta istila eden yabancı kelime ve kavramlara karşılık üretilmesi noktasında daha fazla çaba göstermemiz gerektiği anlaşılıyor.

Ses bayrağımız Türkçemizin korunması ve geliştirilmesinde daha atılgan bir gündemde hareket edilmesinde fayda görüyorum. Tarihimizden süzülen ışık huzmelerini tüm canlılığıyla günümüze taşıyan kurumumuzun her bir mensubunu tebrik ediyor, kendilerine başarılar diliyorum.

Devletimizin ilk Cumhurbaşkanı, İstiklal Harbimizin başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk zorluklar ve engellerle dolu bir mücadelenin ardından bağımsız, modern ve yeni Türkiye’nin temellerini atmıştır. Gazi harp sahalarında kazanılan askeri başarılarda olduğu gibi yeni devletimizin birçok alandaki dönüşümüne de liderlik etmiştir.

10 Kasımlar aslında hem bu dönüşümü anlamak hem de verilen mücadelenin boyutlarını kavramak açısından önemli bir mesele teşkil etmektedir.

Son dönemde Milli Günlerimizle ilgili yıkıcı, yıpratıcı, toplumsal fay hatlarını kaşıyan tartışmaların gündeme taşınmak istendiğini görüyoruz.  Güya cumhuriyeti yüceltmek adına şanlı tarihimizi yok sayanlar ile 102 yıllık cumhuriyet tecrübesini önemsizleştirmeye çalışanlar zahirde tezat içinde görünmekle birlikte aslında aynı amaca hizmet ediyorlar.

Medya, sosyal medya ve siyasette Atatürk maskesi takarak bu millete ve bu milletin değerlerine düşmanlık edenlere nasıl karşıysak, İstiklal Harbimizi zafere ulaştırarak milletimizin önünde yeni bir yol açan Gazi Mustafa Kemal’e yönelik hakaretamiz ifadelere aynı şekilde karşıyız.

86 milyonun her konuda uzaklaşmasını, aynı düşünmesini, tarihi hadiselere ve şahsiyetlere aynı pencereden bakmasını bekleyemeyiz. Bu gerçekçi olmadığı gibi doğru da değildir. Burada en mühim husus, fikri farklılıkların saygı çerçevesinde nezaketle dile getirilmesi, kimsenin kendi tarih okumasını diğerine dikte etmemesi ve hakaretle bir dayatmada bulunmamasıdır. Eli sopalı düşünce özgürlüğü olmaz. Bu milletin en büyük gücü birliği, beraberliği, kardeşliği, ortak geçmiş ve gelecek tasavvurudur.

Milli, manevi ve kültürel değerlerimiz aynı zamanda en değerli hazinemiz, bizi bir arada tutan çimentomuzdur. Bunların örselenmesine hiçbir şekilde tolerans göstermeyiz.

Gazi Mustafa Kemal bugün köpürtülmek istenen tartışmalara bundan bir asır evvel set çekmiştir. Gazi ‘Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır’ demiştir. Atatürk en büyük ve en kalıcı eserinin hepimizin ortak çatısı olan Türkiye Cumhuriyeti olduğunu bu ifadesiyle 100 sene önce ilan etmiştir.

Atatürk’ün mirasına layıkıyla sahip çıkmak demek, Türkiye Cumhuriyeti’ni daha da güçlendirmek, kalkındırmak, başarılarına yenilerini eklemek, her alanda muvaffak ve muzaffer etmek demektir.

Ülkesini sınır ötelerindeki kerameti kendinden menkul mahfillere şikayet edenler değil tam bağımsız bir Türkiye için çalışanlar, üretenler ve ter dökenler ancak onun mirasına hakiki manada sahip çıkabilir.

Biz bugün burada olduğu gibi 87. Vefat yıl dönümünde Atatürk’ü saygıyla anarken, diğer tarafta onun hatırasını yaşatmaya önem gösteriyoruz. Dün bu noktada yeni bir adım daha attık. Selanik’te Gazi Mustafa kemal Atatürk’ün doğduğu evi, Kültür ve Turizm Bakanlığımız eliyle TİKA’nın koordinasyonunda 11 ay süren titiz bir restorasyona tabii tuttuk. İç ve dış cephe çalışmalarından bahçe düzenlemelerine, aslına uygun şekilde bu evin bakımını kapsamlı bir şekilde yeniden yaptık.

Dün bakanımızın ve milletvekillerimizin katıldığı törenle Atatürk Evi kapılarını ziyaretçilerine açıldı. Hayırlı ve uğurlu olsun diliyorum.

Hükümet olarak eğitimden tarıma, dış politikadan savunma sanayiine, sağlıktan ekonomiye Türkiye’yi yeni yüzyılın en güçlü aktörlerinden biri haline getirmek için gece gündüz demeden koşturuyoruz. Eğer bugün tanklarımız, toplarımız varsa, İHA’larımız, SİHA’larımız varsa, dünyanın değişik ülkelerine KAAN’larımızı ihraç ediyorsak, uçaklarımızı dünya ile yarışır hale getirmişsek dünyaya tanklarımız ve toplarımızla dünyaya rekabet fişeği attığımız anlamına geliyor.

Şimdi 783 bin kilometrekarenin her karışında yükselen devasa yatırımlarımızla, milletimize kazandırdığımız eserlerle Türkiye Yüzyılını inşa ediyoruz.

Türkiye’yi büyüttük, kardeşliğimizi büyüttük, milletimize son asrın en büyük başarılarını, en büyük zaferlerini tattırdık. Tam da Gazi’nin hayalini kurduğu şekilde ‘en büyük eserim’ dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni her alanda dünyayla rekabet edebilir hale getirdik.

Tüm bunlarla birlikte aydınlık yarınlarımızın teminatı olan şuurlu, inançlı, ahlaklı, erdemli, çalışkan, özgüven sahibi milyonlarca genç yetiştirdik. İnşallah, daha uzun yıllar Türkiye için çalışacağız, ülkemize hizmet ve eser üreteceğiz; ülkemizi her alanda hedefleriyle buluşturacağız."

  Hibya Haber Ajansı